Klasikler

Éric Rohmer: Moraller Bozulunca

“This song of the Man and his Wife is of no place and every place; you might hear it anywhere at any time” Sinema akımları,  bir filmin teknik ve estetik unsurlarını belirleyen sinematografik bir çerçeve sunar. Bu çerçeve çoğu zaman biçimsel özelliklerle sınırlı kalmayıp içeriğin arka planındaki sosyal, kültürel ve politik düzlemden de beslenir. Özellikle…

I vitelloni: Gidenler ve Kalanlar

“Hikaye anlatıcıları olarak görevimiz insanları tren istasyonuna götürmektir. Orada kişi kendisine uygun gördüğü treni seçecektir. Ama bizim ona en azından bir kalkış noktası niteliğindeki tren istasyonuna kadar eşlik etmemiz gerekir.” – Fellini Gölgelerin içinde kol kola yürürken bir anlığına yakaladığımız ve kısa sürede jeneriğin kıvrımlı başlıkları arkasında kaybolan beş siluet. I vitelloni… Ellili yıllarda işsiz…

Il Posto ve Anneannemin Atkuyruğu

Sinema tarihi kimi zaman soyut bir perdenin mekanında karşısındaki figüre yönelen kimi zaman da bu perdenin ötesindeki uçsuz bucaksız gerçekliği hedef alan bakışlarla doludur. Sayısız doğrultuda, sayısız filmde ve aklın almayacağı kadar çok zaman-mekanda somutlaşan bu bakışların birbiriyle etkileşime girmeden süzülmeleri mümkün değildir elbette. Her biri sinemanın hafızasında çeşitli biçimlerde kesişir, birbirine yönelir ve bakışların…

Rebecca (1940) : Namevcutun Estetiği

“Last night I dreamt I went to Manderley again” Demir parmaklıkların ardında uzanan karanlık ve belirsiz bir evin imajlarına tanık olan bu gizemli rüyayla başlar Rebecca. Kamera, anlatıcının hayal aleminin araladığı kapıdan içeri süzülür ve geçmişin gölgesinin düştüğü tekinsiz bahçelerde gezinir bir süre. “Manderley”in kasvetli silueti ekrandan kaybolup, kamera objektifini her şeyin başladığı ana doğrultsa…

Buralara da bekleriz…